Saturday, January 30, 2010

Ordan Oraya- 55

Ordan Oraya tüm sevip de sevilmeyenlere gelsin. ( Kral Tv mode on)

--> Bir kadını ağlatmak taşlanası bir olay da peki bir kadını hapşırtmanın cezası nedir?

--> Orkestradaki biri, orkestra şefine "Huuop şefim!! Bi bakcan mı? Ya benim kemanın telleri kopmuş, yenisi varsa bi koşu getirebilicen mi? Hadi göriyim seni." dese o orkestra elemanının sonu ne olur? Ama daha sıcak bir ortam olmaz mı? Çünkü görüyorum bütün orkestra elemanları gayet nezih, sanki hepsinin soyunda İngiliz asilzadesi varmışçasına asil duruşlar falan... Aralarında şakalaşıyorlardır ama bence. Tanısak severiz yani.

--> İstanbul, 2010 Avrupa Kültür Başkenti oldu. Peki bu bilgi gerçek hayatta ne işimize yarayacak?

--> Sahte Coşku diye de bir şey var ki evlerden ırak.

--> Coşku kelimesini Çoşku şeklinde yazanlar, gözlerinin yaşına bakmadan o beyaz kıçlarından vinçle sallandırılacaklarmış bu arada.

--> Birtakım değişiklikler oldu. Yazıların yüzde 95'inin Feysbuk'ta paylaşıldığını görünce her yazının başına Feysbuk'ta Paylaş butonu ekledim, diğer paylaşım şeylerini kaldırdım. Bir de blogun yazılarını çalıp sağda solda yayınlayan, ondan sonra da "Teşekkür ederim övgüler için, bu yazıyı yazarken çok badireler atlattım." tadında yazıyı sahiplenen kişi veya kuruluşlar için yazı seçmeyi engelledim. En azından geçici çözüm. Yazı sonları şimdilik boş kaldı. Oraya da bi güzellik düşünüyorum.

--> Masallardan çıkarılacak dersler; Ali Baba ve Kırk Haramiler: Bu kadar abazan bir arada dolaşırsanız kız tavlayamazsınız. 2'şerli, 3'erli gruplara ayrılın.

--> Aşık bir televizyonun günlüğü; Sevgili günlük, Bugün bana o kadar güzel ve dikkatli baktı ki... Galiba o da beni seviyor.

--> Bu Formspring'de 200 küsür soru cevaplamış olmak insana "Oha!" dedirtiyor.

--> Şu camia lafını pek severim. Kerata, birlik ve beraberliği simgeler. "Malın Gözü camiası olarak yolumuza aynı hızla devam edeceğiz." cümlesini doğru zamanda doğru yerde kullanmak için an kolluyorum.

--> Bir gün sinema salonunun kapasitesi kadar insanla beraber gidip bir filme bilet alacağız. Film başlayana kadar bekleyeceğiz. Sonra kapılar açılıp içeri almaya başladıkları zaman hep birlikte sinemayı terk edeceğiz. Salon bomboş kalacak. Böyle garip gurabe planlarım var. Ha kim zararlı çıkıyor daha hesaplayamadım.

--> Büyük adam gibi konuşan çocuklar prim yapıyor da biz ağzımızı büzüştürüp çocuk taklidi yapsak "Bu ne hal lan ibibik!" tarzı eleştirilere maruz kalırız ama. Ne bu çifte standart, bu ne dünya kardeşim.

--> Kulaklığı takıp son ses müzik dinleyerek intihar eden varsa çok üzülürüm lan.

--> Yıllar evvel küçükkene, annem ve teyzemle pazara gitmiştik. Benim de elimde maydanoz var idi. Sonra bir ara annemle teyzem bir zerzavat bölümünde çok oyalanınca yol ortasında durmayayım diye bir elektrik direğinin altında durdum. Maydanozu da çiçek gibi tutmuşum. Annemle teyzem uzaktan bakıp gülmüşler ey yar. Gözler de dalınca sanki sevgilim, randevumuza gelmemiş, beni ekmiş gibi bi ambiyans oluşmuş. Bir anda aklıma geldi öyle durup dururken bu hikaye. Öyle.

--> Yukardaki hikayeden çıkarılacak sonuç; Maydanozu torbaya koysunlar lan, öyle mal gibi elde taşınır mı?


--> Bitti.

inanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de,
kartvizitinde 'onca ayrılığın birinci dereceden failidir' denmeseydi eğer.

Sunday, January 17, 2010

Neresi Arıyo Biliyonuz Mu

Ardı ardına Videosal yapmamıştık daha önce ama ossun.

Aga ben böylesine rahat olmak istiyorum hayatta.

Canlı yayında telefon çaldığı vakit "Gönül dostlarım arıyor" diye açmak, sonrasını düşünmemek, "Ulan canlı yayındayız." dememek...

Seyircilere de "Neresi arıyo biliyonuz mu?" diye açıklama yapan şeker bir insan kendisi. Hani "Sizi bekleticem ama kusuruma bakmayın." der gibi.

Görüşmesini bitirdikten sonra "Gönül dostları işte napayım." diyor. Kırmaktan çekiniyor gönül dostlarını. Canlı yayında bile açıyor telefonu.

Birlikte el ele, daha naif günlere...

Saturday, January 16, 2010

Köy Düğünü +18

Elena Paparizou ile başlayıp Dale Don Dale'yle devam edip Binnaz'la süregelen bir başyapıt.

O figürler, o kıvraklık...

Bütün köy olmuş bana bir Shakira, bir Beyonce.

Benim düğünümde böyle oynansa düğünü erken bitiririm, herkesi evine yollarım ve bunların bana özel dansetmelerini isterim.

Böyle yetenekleri paylaşamam kimseyle.

Coşum coşum coşulan anlar.

Uzman kontrolünde izleyin.

Friday, January 15, 2010

Ölüm Tarihini Öğrenme

Evet öğrenme, ne gerek var. Arkadaş dikkat ediyorum son 4-5 gündür arama motorlarına "ölüm tarihini öğren" yazılıp bloga geliniyor. 1 değil 2 değil. Aha bu gördüğün çok ufak bi kısmı.

Lan dedim toplu depresyon mu başladı, herkes sabırsızlanıp erkenden veda etmeye mi hazırlanıyor dedim. Beni bir telaş sardı. Eğer dedim bunların çoğu da Malın Gözü'ne geliyorsa bir terapi bölümü açalım dedim. Hazır gelmişlerken "Daha çok gençsin hafız, yapacağın sürüyle iş, koşuşturacağın tonlarca iş var. Daha gitmediğin, görmediğin ne devlet daireleri, ne kuyruklar var. Böyle bi hayat bırakılır mı? Saçmalama madafaka!" deyip gönderelim dedim.

Bir de ölüm tarihini öğrenmek çok sakat değil mi? Hadi atıyorum 20 nisan 2035'te Hakk'ın rahmetine kavuşuyorsun dedi ölüm tarihi şeysi. "Ahahah helvamı güzel yapın bari." diye espriler yapacaksın ama inceden de yusuf yusuf öteceksin. Korku olacak içinde 20 nisan 2035'e kadar. Yaşadığın hiçbir şeyden zevk alamayacaksın.

Düşünsene; ölüm tarihinden 2-3 gün önce arkadaşların seni çağırıyor bir yere. 21 nisanda buluşmak istiyorlar. Ne diyeceksin? "Ben o vakte ölürüm ya, siz beklemeyin" mi diyeceksin ibiş? Hayatını bu gudik testlere göre mi şekillendireceksin. Varsın 20 nisan 2035 desin. Vız gelmiş, tırıs gidecek. 20 nisan desin. 2035 desin. Ühü. O genç yaşımda hem de. Yok ben çözmedim, bi arkadaşın tarihi.

Yazı sonrası beyin jimnastiği; Yukarıdaki yazının 2. paragrafında kaç tane "dedim" kullanılmıştır?

a) yuh ona mı dikkat edecez.
b) lan üşüdüm ya.
c) kırmızı.
d) acıktım lan.

Thursday, January 14, 2010

Kır Çiçeğini Arayan Adamın Hazin Sonu

Bir önceki yazımda bu kır çiçeğini arayan, aynı zamanda emeğe saygısı olmayan arkadaşın blogundan bahsetmiş, ben ve birkaç blogger'ın yazılarını kendi yazısıymış gibi yayınlayıp, bir de üstüne tebrikleri kabul ettiğini yazmıştım.

Sizler de destek verdiniz, orayı ihbar yağmuruna tuttuk, bu vatandaşa özel mesajlar gönderdik, yazılarının altına -kendisi yayınlamasa da- yorumlar yazdık. Bugün baktığımda önceki yazıda bahsettiğim iki yazı da siteden silinmiş. Bu hepimizin başarısı, çalsın sazlar!!!

Fakat hala bloggerdan alınan bazı yazılar duruyor. İhbar edebilmeniz için siteye üye olmanız gerekiyor. Sonra yazının kaynağını söylerseniz işe yarar. Ben kendisini rahatsız etmeye devam edeceğim. Siz de edin. Adres şu;
http://eksenim.mynet.com/blog/apranax_avmigran

O değil de ben bu işi sevdim hafız. Bundan sonra bloglarımızdan yazı çalan birini fark ettiğinizde, zaten kendi blogunuzda yayınlıyorsunuz, bir de bana haber salın. Buraya bir yazı döşeyelim, yazı çalan o siteye hücum edip mesajlarla, ihbarlarla bunaltalım. Yaptıklarına yapacaklarına pişman olsunlar. Valla pek keyiflendim ben akşam akşam.